KONSOLOSLUK ÇALIŞMASI, İŞE İADE, KONSOLOSLUKLARIN ÖZEL HUKUK (İŞÇİ-İŞVEREN İLİŞKİLERİ) İLİŞKİLERİ AÇISINDAN TÜRK HUKUKUNA TABİ OLDUĞU, PERFORMANS SEBEBİYLE İŞ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİ NEDENLE FESHİ,HÜKÜM ALTINA ALINAN İŞ GÜVENCESİ TAZMİNATI MİKTARININ BELİRLENMESİ

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 30. HUKUK DAİRESİ

2024/71 ESAS - 2024/682 KARAR 30.04.2024 TARİH

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkil davacı işçinin, İstanbul ........... Başkonsolosluğu İşverenliği bünyesinde, 19/02/199.. tarihi ile iş sözleşmesinin haksız ve geçerli nedene dayanmaksızın işverence fesih edildiği 14/03/201.. tarihine kadar çalıştığını, 201.. yılı Mart ayı son maaşını 2.112,50 DOLAR brüt olarak aldığını, 22,13 DOLAR brüt sosyal hak yardımı da yapıldığını, davacının iş sözleşmesinin davalı işverenlikçe "performans düşüklüğü" ve "davranışlarından memnuniyetsizlik" gerekçesiyle İş Kanununun 17. Ve 18. Maddeleri uyarınca fesih edildiğini, bu fesih gerekçelerinin, gerçek dışı olup feshe gerekçe uydurmak amacıyla sunulan bahaneler olduğunu, performans düşüklüğü sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, objektif yazılı performans kriterlerinin olması ve davacıya tebliğ edilmesi gerektiğini, davalı işverenlikte objektif performans kriterleri bulunmadığını ve müvekkiline de tebliğ edilmediğini, işyerinde bu şekilde bir uygulama da olmadığını, müvekkil davacı işçiye 21 yıllık çalışan olmakla, kendisine üstün başarı ve performans belgeleri verildiğini, davalı işverenlikte objektif ve yazılı bir performans kriteri veyahut kriterleri olmadığını, performans değerlendirmesinin de tamamen kişiye göre yapıldığını, davalı işverenlikte yazılı ve objektif ayrıca da tüm işçilere tebliği gereken performans kriterleri olmadan, müvekkilin iş sözleşmesinin, performans gerekçesi ile fesih edilmesinin, hukuka ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, davacı müvekkili işçinin iş akdinin esas fesih nedeninin ise müvekkili davacının, geçmiş yıllarda sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatmaması sebebiyle emeklilik döneminde alacağı aylığının yarı yarıya düşecek olmasından duyduğu rahatsızlığı ve SGK' da bunun düzeltilmesinin ve tamamlanmasını istemesi olduğunu, bu konuda tanık ve dava takipleri bulunduğunu, davanın kabulü ile feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesinin teminini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: ......... Başkonsolosluğunun, ........ Devletinin İstanbuldaki resmi temsilciliği olduğunu, davacının, ....... Başkonsolosluğunda, 19.02.199... - 14.03.201... tarihleri arasında, "şoför" olarak çalıştığını, ........ Başkonsolosluğunun, davacının iş sözleşmesini, geçerli nedenle feshettiğini, ........ Başkonsolosluğu tarafından kendisine hak ettiğinden fazlaca ödeme yapılmış olmasına rağmen, haksız kazanç elde etmek amacıyla, davacının işe iade davasını açtığını, İş Kanununun 18. maddesi uyarınca, bir işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi ve yine İş Kanununun 20. maddesi kapsamında işe iade davası açabilmesi için fesih bildirimi tarihinde işyerinde 30 veya daha fazla işçi çalıştırılması gerektiğini, .............. Sosyal Güvenlik Merkezinin göndermiş olduğu müzekkere cevabında da açıkça belirtildiği üzere, davacının işten çıkış tarihi olan Mart 201... tarihinde, ........Başkonsolosluğunda sadece 22 işçi çalıştığını, davacının iş güvencesi hükümlerinden yaralanabilmesi ve işe iade davası açmasının, hukuken mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini, ....... Başkonsolosluğunun,...... Devletinin resmi diplomatik bir temsilciliği olup; yaptığı her işlemde, ....... Devletine rapor verme zorunluluğu bulunduğunu, böylesine resmi bir kurumun, "gerekçe" ya da "bahane" uydurmasının mümkün olmadığını, tüm işlemlerin belirli kurallar ve prosedürler dahilinde yapıldığını, davacının; -İşverene karşı bağlılığa uymayan davranışlarına, -Verilen işleri ihmal ettiği, geçiştirdiği ötelediği ve ancak amirleri ve iş arkadaşlarıyla yaptığı münakaşalar sonunda yerine getirdiğine, -Güvenlik personelinin talimatlarına uymayarak, başta Başkonsolos Vekili olmak üzere tüm ekibi tehlikeye attığı; kendi inisiyatifi doğrultusunda keyfi olarak hareket ettiğine, -Olması gereken yerlere zamanında gitmediği; Başkonsolos Vekilini, almaya giderken geciktiği ve polis ile güvenlik personeliyle tartıştığına, -Amirlerine karşı saygısız tavırlarda bulunduğuna, -Eskort aracının kendisini takip etmesini imkansız kılacak şekilde, hızlı, tehlikeli, dikkatsizce ve güvenlik kurallarını ihlal ederek araç kullandığı ve böylece Başkonsolos güvenlik personelinin ve maiyetinizdeki kişileri tehlikeye attığına, -İş arkadaşlarıyla, etik kurallarına uygun olmayan bir şekilde iletişim kurduğu, kendilerine bağırdığı ve işyerindeki huzur ve sükunu bozduğuna, dair davranışlarına ilişkin savunmasının alındığını, davacının olumsuz davranışlarına ilişkin geçerli bir savunma sunamaması nedeniyle, iş sözleşmesini geçerli nedenle feshedildiğini, 21 yıllık süre boyunca çalışmış, üstün başarı ve performans belgeleri almış bir çalışanın başarısının ve performansının düşemeyeceğinin ve asla değişmeyeceğinin düşünülmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının performansının ve davranışlarının, iş sözleşmesinin feshi öncesinde olumsuz yönde ciddi düşüş ve değişiklik gösterdiğini, diplomatik bir temsilcilik olan ............ Başkonsolosluğunda, iş tanımları ile hangi konumda kaç kişi çalıştırılacağının net olduğunu, herhangi bir personelin, başka bir pozisyonda çalıştırılmasının, diplomatik olarak mümkün olmadığını, "şoför" olarak çalışan davacının, diplomatik bir temsilcilik olan, güvenliğin ve işe alım / işten çıkarmaların çok ciddi prosedürlere tabi olduğu ............. Başkonsolosluğu içinde farklı çalışma koşullarında veya farklı bir pozisyonda (Başkonsolos / konsolos, başkonsolos / konsolos asistanı, ticaret ataşesi, kültür ataşesi, vize memuru, güvenlik gibi) çalışmasının beklenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı işçinin davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince; "...Dava, iş akdinin davalı işveren tarafından feshedilmesi sonrasında yapılan feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davası niteliğindedir.

İş güvencesi hükümlerine göre, işe iade davası iş sözleşmesinin feshinin işçiye tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde açılması gerekmektedir. Davalı işverenlikçe iş sözleşmesi 14/03/201.... tarihli fesih bildirimi ile feshedildiği, davacı işçinin 12/04/201.... tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunduğu, 25/04/201.... tarihinde anlaşmazlık tutanağının düzenlendiği, davanın ise 09/05/201... tarihinde açıldığı anlaşıldığından davanın 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı mahkememizce belirlenmiştir.

Davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesi olması, işçinin kıdeminin 6 aydan fazla olması, iş yerinde en az 30 işçinin çalışıyor olması ve davacı işçinin işveren vekili sıfatının olmaması gerekmektedir. Dosyada mevcut delillere göre davacının iş akdinin belirsiz süreli olduğu, davacının 19/02/199..-14/03/201... tarihleri arasında çalıştığı, kıdeminin 6 aydan fazla olduğu, davalı şirketler nezdinde 30 işçiden fazla işçinin çalıştığı ve davacının iş yerinde şoför olarak çalışması nedeni ile işveren vekili sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından iş güvencesi hükümlerinden yararlandığı kabul edilmiştir.

Somut uyuşmazlıkta; feshin 14.03.201.... tarihli yazılı fesih bildiriminde, fesih sebebi şu şekilde açıklanmıştır; "Konsolosluktaki çalışmanızı sonlandırmaya karar verildiğini bildirmek istiyoruz. Performansınızdan ve davranışlarınızdan memnuniyetsizlik nedeniyle, geçmişte bir dizi görüşme yaptınız ve maalesef bunun faydası olmadı" şeklinde fesih bildirimi düzenlendiği, davacı işçinin işveren tarafından talep edilmesi üzerine 19/02/201.... tarihli yazılı savunmasında; "..savunma istem yazınızda isnat edilen hiç bir eylem ve suçlamayı kabul etmiyorum. 21 yıldır konsolosluğunuzun başarı belgesi almış bir çalışanıyım. Benden kaynaklanan bir problem varmış gibi savunma istemeniz haksız ve adil değildir. 2 tarafında malumu olduğu üzere geçmişe dönük sigorta primlerimin gerçek ücretimden yatırılmamış olması nedeniyle emekli maaşımın yarı yarıya düşecek olması, durumu SGK nezdinde düzeltmenizi talep etmem tarafınızdan kabul edilmemiş, bu talebim sonrası sürekli davranışlarımda kusur aranmaya başlanmıştır...." şeklinde beyanda bulunduğu, davacının performansı konusunda davalı işveren tarafından incelemeyi içerir açık ve somut hiçbir veri sunulmadığı, genel performans yönetim süreçleri ile uygulamaları ve ölçümlerin ne şekilde tespit edildiği konularında hiçbir açıklamaları olmadığı, objektif hedef belirleme, objektif takip, ölçüm ve geri bildirimler ile tespit edilen eksiklerin, pratik ve teorik eğitimler ve yönetici yönlendirmeleri ile yeterli hale getirildiği ve işçiden beklenenlerin makul, ölçülebilir hedefler olduğunun ortaya konulmasına dair verilere ulaşılamadığı, yapılan değerlendirmeler kapsamında işlerin normal düzeninde yürümesinin aksamasına yol açacak eylemler olup olmadığı, fesih dönemine yakın zaman dilimlerinde feshe konu davranış, tutum ve performans yetersizliği olup olmadığı, davalı taraf verilerine göre performans konusunda net ve objektif hedef ve değerlendirme yapılıp yapılmadığı, dava dosyası kapsamında mevcut olan bilgi, belge ve tanık ifadelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacının iş akdinin feshinin geçerli sebebe dayanmadığı anlaşıldığından davalı işveren tarafından yapılan iş akdinin feshinin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.

Toplanan ve değerlendirilen delil durumuna göre, bilirkişi ............... tarafından düzenlenen gerekçeli, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu da nazara alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." şeklindeki gerekçeye dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararı davacı tarafça istinaf kanun yoluna getirilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Davacının davalı işverenlikte 21 yıl çalışmış olmakla, iş güvencesi tazminatInın, hizmet süresi de gözönüne alınarak 7 ila 8 aylık ücretine karşılık gelen tutarda belirlenmesi gerektiğini, davacının 8 aylık brüt ücreti tutarında iş güvencesi tazminatının hüküm altına alınmasını, aksi kanaatte ise en az 7 aylık olarak belirlenmesine kararın bu açıdan düzeltilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve istinaf etmiştir.

KARAR

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. Madde düzenlemesine göre, kamu düzenine aykırılık halleri hariç, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olarak HMK 356/1.maddesine gereğince incelemenin duruşmalı yapılmasını gerektiren eksik bir husus görülmemekle, duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre;

Davacı, davalı işverenlikte 21 yıl çalışmış olmakla, iş güvencesi tazminatının, hizmet süresi de gözönüne alınarak 6 aylık ücretine karşılık gelen tutarda belirlenmesinin yargıtay uygulamasına uygun olduğu, (Yar. 9 HD 2016/13297 E.-2018/1829 E.- Yar. 22. HD 2017/36740 E.-2019/399 E. )

İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki nitelendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla , kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Alınması gereken .........TL istinaf karar harcından peşin alınan ......... TL harcın mahsubu ile bakiye ............ TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-İstinaf yargılama giderlerinin başvuru yapan üzerinde bırakılmasına, tarafların yatırmış olduğu avanstan harcanmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,

4-6100 sayılı HMK'nın 359. maddesinin 3.fıkrası gereği kararın tebliği ile 302.maddesinin 5.fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 4857 Sayılı İş Kanunun 20/3. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yol Tarifi