SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ 2023/1773 ESAS- 2023/1854 KARAR 22.11.2023 TARİH
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 06.11.201... tarihinden 07/04/202... tarihine kadar davalı işverenin........... şubelerinde .............. Müşteri İlişkileri Yetkilisi olarak çalıştığını, davacıya ..... yıl boyunca sistematik baskı uygulandığını ve 2 yıl boyunca maaş zammı yapılmaksızın çalıştığını, 202.. yılında tüm çalışanlarına %.... zam yapılmasına rağmen müvekkile %..... zam yapıldığını, davacının performansı düşük olmadığı gibi vermiş olduğu savunmaların işveren tarafından dikkate alınmadığını, davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine davacının işe iadesine karar verilmesini, 4 aylık boşta geçen süre ücretinin iş sözleşmesi fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile tahsiline, davacının işe başlatılmaması halinde 8 aylık iş güvencesi işe başlatmama tazminatının iş sözleşmesi fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile davalıdan tahsiline, vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş akdinin usule uygun olarak sonlandırıldığını ve feshin geçersiz olduğu beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, kurum içi davacının performansında ciddi düşüşler yaşandığı davacının bu nedenle 4 kere uyarıldığı ve savunmasının alındığını, davalı Banka tarafından feshe son çare olma ilkesine uygun hareket edildiğini, performans gelişimini desteklemek amacıyla kendisinin de onayıyla.............-................ dönemini kapsayan Performans Gelişim Planı oluşturulduğunu, davacının tüm ücretlerininde eksiksiz olarak ödendiğini, davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, haksız ve mesnetsiz ve hukuka aykırı ikame edilen iş bu davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
''1-Davanın KABULÜ ile;
a-Davalı işverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının, davalı iş yerinde İŞE İADESİNE,
b-Davacının kanuni süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması durumunda işçinin kıdemi ve fesih sebebi göz önünde bulundurularak takdiren 4 aylık brüt ücret tutarındaki .....................-TL brüt işe başlatmama tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,
c-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık brüt ücret ve diğer hakları olarak brüt ..................-TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna," şeklinde karar vermiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müvekkil banka tarafından performans değerlendirme kriterlerinin ve performans yönetmeliğinin davacıya tebliğ edilmediğine ilişkin tespitlerde bulunulmuşsa da işbu hususun gerçeği yansıtmadığını, cevap dilekçesi ekinde davacının "görev tanımını içeren belge" mahkemeye sunulmuş olup bizzat davacının kabulünde olan iş sözleşmesinin eki niteliğindeki görev tanımı belgesinde belirtilen görevler, davacının performans değerlendirme kriterlerini oluşturmakta olduğunu, zira; Davacının iş sözleşmesini imzaladığı tarih itibariyle yükümlü olduğu görev tanımı ile bu görev tanımı çerçevesinde gerçekleştireceği iş miktarı ve beklenen verimin davacının kabulünde olduğunu, bu husus dikkate alınmadan inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, davacının performans yetersizliğinin oluşmasının hemen ardından kendisine performans gelişim planı uygulanmış olup işbu performans gelişim planıyla da davacıdan beklenenin ne olduğunun, davacının hangi hususlarda gelişmesi gerektiğinin açık ve somut olarak davacıya tebliğ edildiğini, davacıdan beklenen; görev tanımında/score kartında yer alan tüm kalemlerde beklenen performans seviyesine ulaşması gerekli iken ulaşamadığını, hal böyle olunca davacıya uyarı yazıları tebliğ edildiğini işbu uyarı yazıları ile detayları belirtilen konularda herhangi bir gelişme kaydedilip kaydedilmediği ve çalışmaların uyarının tebliğ alındığı tarihten itibaren bir aylık süre boyunca hangi kriterlere göre değerlendirileceğinin net bir şekilde bildirildiğini, değerlendirme kriterlerinin dosya kapsamında yer aldığını gösteren delillere değinilmediğini, eksik inceleme nedeniyle hatalı tespitler içeren bir rapor ortaya çıktığını, itirazlarımıza halel gelmemek kaydıyla, davacının müvekkil bankada ...... yıldır çalıştığı dikkate alındığında uzun yıllardır bankaya hizmet veren çalışanın performans değerlendirme kriterlerini bilmeyecek olduğunun düşünülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,
Her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından personelin kazanımına ve başarısına yönelik bir eğitim uygulamasının yapılmadığı ifade edilmek suretiyle feshin geçersiz olduğu yönünde hüküm kurulmuşsa da işbu husus hatalı ve eksik değerlendirmelere dayanmakta olup hatalı değerlendirmeler ile hukuka aykırı bir karar ortaya çıktığını, davacıdan fesih sürecine kadar birçok kez savunma alındığını, performans gelişim planı hazırlandığını ve performans değerlendirme geri bildirimlerinde bulunulmuş olduğunun dosya kapsamından sabit olduğunu, davacıya tebliğ edilen yazılı uyarı metinlerinin son paragrafında "..1 aylık süre boyunca aşağıda paylaşılan kriterlere göre değerlendireceğimizi bildirir, bu süreç içinde varsa tarafınızı destekleyecek eğitim, yönlendirme vb. isteklerinizle ilgili bilgi vermenizi rica ederiz." beyanında bulunulduğunu fakat davacıdan herhangi bir geri dönüş alınamadığını, müvekkilin davacı ile iş akdini devam ettirebilmek için ve davacıyı daha iyi olmaya teşvik etmek için elinden geldiğini yaptığının açık olduğunu fakat davacı tarafından müvekkilin bu yaklaşımına karşı herhangi bir geri bildirimde bulunmaması ve isteksizliğinin müvekkile atfedilmemesi gerektiğini, kaldı ki kabul anlamına gelmemek kaydıyla performans düşüklüğünün, eğitim desteği eksikliğinden kaynaklanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, zira; davacının da kabul ettiği ve savunma yazısında da belirttiği üzere davacının performans düşüklüğünün nedeni; başka kurumdan gelmesi sebebiyle adaptasyon sorunu yaşaması olduğunu, yine davacı savunma yazısında kurumun beklentilerinin farkında olduğunu açıkça beyan ettiğini, yani çalışma dönemi boyunca davacının eğitime ilişkin bir ihtiyacı olmadığını, zira davacı performansının gelişimi açısından hangi aksiyonları alması gerektiğinin farkında olduğunu, ilgili eğitim desteğinin verilmediği kabul edilse dahi davacının başarısını etkilemediği/ etkilemeyecek olduğunun açık olduğunu,
Bilirkişi heyetinin görev sınırlarını aşarak; ..... sene aynı maaşı alan bir personelin görev tanımında yer alan sorumluluklarıyla ilgili motive olmasının mümkün olmadığı yönünde kanaatlerde bulunması ve bu kanaatin hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, İş Sözleşmesinin .... Maddesine göre maaş artışının çalışanın performansına, başarısına ve işyerinde yürürlükte olan ücret uygulamalarına bağlı olarak arttırılmasının takdirinin müvekkil bankaya ait olduğu kararlaştırıldığını, dolayısıyla müvekkil bankanın davacının maaşına her yıl zam yapma gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını ve davacının da bunu iş akdi ile kabul ettiğini, öte yandan davacının performansındaki yetersizliklerin de somut verilerle ortaya konulduğunu, hal böyle olunca müvekkil banka tarafından yönetim hakkı kapsamında davacının maaşına zam yapılmadığını, tüm bunlara rağmen bilirkişinin görev sınırlarını aşarak böylesi hukuka ve usule aykırı bir yorum yapması ve Sayın Mahkemenin işbu kanaate itibar etmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosya münderecatında dinlenen bir tanık bulunmamasına rağmen gerekçeli kararda "tanık beyanları tespit edilmiş" şeklinde belirtildiğini, işbu hususun dosya genelinin eksik incelendiğini gösterdiğini, eksik inceleme neticesinde hukuka aykırı bir hüküm ortaya çıktığını, raporda da bordrolar ve tanık beyanlarının dikkate alındığı ileri sürülerek giydirilmiş brüt ücretin hesaplanması ve bu hesaplamaya kararda itibar edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, bulunmayan bir delil dikkate alınarak yapılan bir hesabın hukuki bir geçerliliğinin olmaması beklenirken; hukuki dayanağı olmayan hesabın hükümde dikkate alınmasının hukuka aykırı olduğunu,
Her ne kadar davacının farklı bir yönetici tarafından değerlendirmeye tabii tutulmadığı, denenmediği hususuna değinilmişse de, aleyhe hiçbir hususu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, yönetici değişikliğinin davacının performansına etki edecek pratik bir yararı bulunmadığını, bu nedenle bu hususun müvekkil bankaya atfedilecek bir kusur niteliğinde olmadığını, yöneticinin, davacının performansının gelişmesi adına davacıya gerekli desteği sağladığı, müvekkil bankanın, davacıyı düzenli olarak objektif kriterlere dayanarak performans denetimine tabi tuttuğu ve değerlendirme sonuçlarını davacıya tebliğ ettiği, davacının düşük performansına karşılık bir çok kez olmak üzere savunma talebinde bulunduğu ve makul süreler verdiğini, tüm bunlara rağmen davacının gereken özeni ve çabayı göstermediğinin açık bir şekilde anlaşılmakta olduğunu, gerek müvekkil banka gerekse müvekkil adına hareket eden davacının yöneticisinin, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, dolayısıyla yönetici değişikliğinin, davacının performans gelişimi adına kesin çözüm olacağı kesin değilken bu hususa ilişkin değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, davacıya yapılan uyarılarda başarısızlıkların ön plana çıkarılarak özgüven kaybına yol açıldığına değinilmişse de müvekkil banka tarafından gerek savunma talep yazıları ile gerek mailler ile ve gerekse yapılan uyarılar ile tespitin tam aksine davacının performansını iyileştirmeye yönelik ilerlenildiğini,
Müvekkil banka tarafından uyarı yazılarından önce davacıya savunma talep yazıları tebliğ edildiğini ve bu savunma yazıları ile davacıya eksik olduğu konuların açık, somut ve objektif olarak bildirildiğini, devam eden süreçte davacının performansında herhangi bir gelişme olmadığının gözlenmesi neticesinde davacıya yazılı uyarı yazıları tebliğ edildiğini, tüm bu takip edilen süreç ve devamında performans gelişim süresince davacının dikkat etmesi gereken hususlar birçok defa belirtilmiş olmasına rağmen eksikliklerin giderilmediğinin tespiti ile performans düşüklüğünün süreklilik kazandığının anlaşıldığını, hal böyle olunca yazılı uyarılarla davacının eksik olduğu hususlar bildirilmek zorunda kalındığını, zira; uyarının amacı eksik konuları bildirerek davacının aksiyon almasını sağlamak olduğunu, dolayısıyla uyarılardan önce yapılan bildirimler dikkate alınmaksızın, uyarı yazılarında davacının başarısızlıklarının ve eksik yönlerinin somut bir şekilde bildirilmesi sanki hatalı bir durummuş gibi hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının performansındaki düşüşün süreklilik gösterdiğini ve müvekkil banka tarafından performans düşüklülüğünün önüne geçebilmek için savunma ve uyarı mekanizmaları gerçekleştirildiğini, performansın düşük seyrettiği dönemden iş sözleşmesinin sona erdiği tarihe kadar yazılı uyarılar ve savunma talep yazıları ile işbu geliştirme sürecinin nasıl ve ne şekilde olacağının açık ve net şekilde açıklandığını, dolayısıyla işbu uyarı ve savunma mekanizmaları ile tedbir ve geliştirme faaliyetlerinin usulüne uygun olarak işlediğinin sabit olduğunu,
Müvekkil banka tarafından feshin son çare olması ilkesine uygun davranıldığını, müvekkil banka tarafından performansı düşük olan davacıya performans gelişim planı oluşturulmuşsa da dosya kapsamında yer alan emsal karşılaştırma verileri, performans değerlendirme formları dikkate alındığında devam eden süreçte de davacının düşük performansı süreklilik arz ettiğini, hal böyleyken davacının iş sözleşmesinden doğan ve ortalama bir çalışandan beklenen yükümlülüklerini dahi yerine getirmekte isteksiz tutumunun da sabit olduğunu, müvekkil banka tarafından feshin gerçekleştirilmesinin kaçınılmaz hale geldiğini, davacının savunma yazısında ileri sürdüğü sebepler subjektif sebepler olup, performans düşüklüğünün sebeplerinin giderilmesini müvekkil bankadan beklemenin müvekkil bankanın kurumsal yapısı ve diğer çalışanlara karşı eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinin sabit olduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
GEREKÇE :
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. Madde düzenlemesine göre, kamu düzenine aykırılık halleri hariç, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda;
Tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ve istinaf nedenlerine göre dava; işe iade istemine ilişkindir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi kapsamında davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda yapılan değerlendirmede, hizmet süresinin 6 aydan fazla olduğu, davalı işyerinin 30'dan fazla işçi çalıştırdığı, taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, davacının işin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili yardımcısı ya da işyerinde işin bütününü sevk ve idare eden işçi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmadığı, iş akdinin fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir aylık hak düşürücü süre içerisinde arabulucuya müracaat edildiği ve arabuluculuk son tutanağının düzenlenmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde işbu davanın açıldığı, bu durum karşısında işe iade davasının ön koşulları yönünden bir eksikliğin bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Davacının davalı iş yerinde 06/11/201...-07/04/202... tarihleri arasında .............. müşteri ilişkileri yetkilisi olarak çalıştığı, iş akdinin davalı iş veren tarafından sona erdirildiği anlaşılmıştır.
Davacının iş akdi ............yıllık süreçte performans düşüklüğünün devam etmesi nedeniyle geçerli nedene dayanılarak sona erdirilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesine göre işveren,işçinin yeterliliğinden ve davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshedebilir. Ancak işçinin yetersizliği, soyut olarak tek başına geçerli fesih nedeni sayılmaz. Yetersizlik aynı zamanda işyerinde olumsuzluklara yol açmış ise fesih için geçerli neden olabilecektir.
İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Buna göre de, performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalı ve aynı işi yapanlar aynı kurallara bağlı olmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre de (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2009 günlü 2009/10078 Esas 2009/33606 Karar); performans ve verimlilik sonuçlarına dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olması gereklidir. Ayrıca performans değerlendirilmesinde objektif olabilmek ve geçerli nedeni kabul edebilmek için performans değerlendirme kriterlerinin önceden saptanması, işçiye tebliğ edilmesi, işin gerektirdiği bilgi, beceri, deneyim gibi yetkinliklerin, işyerinde uygun davranışlar ve çalışandan gerçekleştirilmesi beklenen iş ve kişisel gelişim hedeflerinde bu kriterlerin esas alınması gerekmektedir. Herşeyden önce objektif kriterlerin dikkate alınması ve değerlendirmenin "açıklık-şeffaflık" ilkesi doğrultusunda işçiye performansının düşük olduğu bildirilerek ve görüşü alınarak ve ancak bir düzelme olmadığında performans düşüklüğüne dayanılmak sureti ile geçerli nedenle fesih yoluna başvurulabilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı işveren tarafından, davacının performansının beklenen düzeyin altında kaldığı gerekçesi ile davacının iş akdinin feshedildiği görülmekte ise de, davalı işyerinde uygulanan performans değerleme sistemine ve uygulamasına yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, performans düşüklüğüne dayalı fesih işlemine esas alınan performans değerlendirme sistemine ilişkin düzenlemenin davacı işçinin imzasına tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir kaydın da mevcut olmadığı, sadece görev tanımına ilişkin belgenin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, objektif bir performans değerleme sistemine ilişkin düzenlemenin ve performans kriterlerinin ne olduğunun davacıya tebliğ edilmediği, davacıya sadece 20.... yılı için performans gelişim planı hazırlandığı, ancak fesih tarihine kadar performansının iyileştirilebilmesi yönünde eğitim ve ek destek çalışmalarının yapıldığı hususunun davalı tarafça ispat edilemediği, kaldı ki fesih öncesinde 202... yılının 1. ve 1. çeyreğinde davacının performansının gelişme gösterdiğinin anlaşılmasına rağmen davalı tarafından bu hususun değerlendirilmediği, karşılaştırmalı bir değerlendirme yapılabilmesi için performansı davacıdan düşük çalışanlar olup olmadığının, eğer var ise bu kişilerle ilgili ne tür işlemler yapıldığına ilişkin belgelerin davalı tarafça dosyaya sunulmadığı, davacının performansının belirli süreli değerlendirmenin, davacının performansının sürekli düşme eğiliminde olduğunu ortaya koymadığı gibi bankacılık sektöründe dışsal faktörlerin de etkili olabileceği değerlendirilmelidir. Bu kapsamda davalı tarafça feshin son çare olması ilkesine de uygun davranıldığı ispatlanamamıştır. Buna göre davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ve mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılarak; yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olup davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Alınması gereken istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının ilk derece mahkemesi tarafından kendisine iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğine, harç tahsiline/iadesine ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkeme tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/1-a ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddeleri uyarınca mahiyeti itibariyle kesin olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi.22/11/2023